1. Prag , Çek Cumhuriyeti
Yüzlerce yıl Bohemya’ya başkentlik eden Prag, zarif köprüleri, katedralleri, eşsiz mimari özellikteki yapılarıyla Orta Avrupa turlarının da gözdesi bir şehir. Tarihi bölgenin Arnavut kaldırımlı sokaklarında gezerken hissettiğim duygular tarifsiz. II. Dünya Savaşı’ndan neredeyse hiç zarar görmeden çıkmayı başaran bu şanslı kentte Orta Çağ havası hemen her yerde karşınıza çıkıyor.
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın dokuzuncu yüzyıldan kalma kalesi, Eski Kent Meydanı (Staromestske nam), Charles Köprüsü, Astronomik Saat, Eski Kent Köprü Kulesi (Stare Mesto) ve St. Nicholas Kilisesi gezilecek yerlerin başında geliyor. Dünyaca ünlü Çek biralarının tadına da bakmadan dönmemeli.Her ne kadar Çekler Avrupa’nın en çok sızlanan milleti olsa da, sokakları dolduran hınca hınç turistlerden yayılan enerji şehrin hemen her sokağında hissediliyor. Uzun yürüyüşlere kendinizi hazırlayın!
2.Budapeşte , Macaristan
Budapeşte, Orta Avrupa şehirleri içerisinde benim gözdem ve en iyi bildiğim şehirlerden biri. 2 hafta kadar kalıp bir çok sokağında yürüdüğümden olsa gerek, bu şehre duygusal olarak bağlandım diyebilirim. Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Budin ve Peşte kentlerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, Orta Avrupa’da en çok ilgi çeken kentlerden biri olan Budapeşte, Orta Avrupa’nın Paris’i olarak isimlendiriliyor. Oysaki Paris ile çok farklı karakterlere sahipler.
Berlin’den sonra bölgenin ikinci en büyük kenti olarak şehrin, büyüklüğüne rağmen gelişmiş ulaşım istemiyle ve yürüyerek gezmek pek kolay. 3 defa çıktığım Gellert Tepesi’nden eşsiz Tuna Nehri manzarasını izlemek, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Balıkçı Tabyasının nefis kafelerinde oturmak; nefes almak ve doğayla iç içe olmak için tasarlanmış Margaret Adası, Gül Baba Türbesi, Rönesans Sarayı gezilecek yerlere eklenmeli.
Tuna Nehri üzerinde tekne turu da unutulmamalı. Oraya kadar gitmişken bir de meşhur kaplıca keyfini çıkarmadan dönmek olmaz. Eski izbe yerlerin dönüştürüldüğü Ruin barlar ise tüm Avrupada meşhur. En az birini ziyaret edin. Budapeşte uçak bileti 99€’ya kadar düşüyor bazen. Konaklama için Estilo Fashion Otel Budapeşte nefis bir tercih olur.
3.Viyana ,Avusturya
Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Viyana, kültür ve sanatın da merkezi olarak biliniyor. Tarih boyunca Avrupa’nın önemli diplomatik ve kültürel olaylarına ev sahipliği yapan Viyana, yüzde 30’a yaklaşan orman varlığıyla aynı zamanda yeşil bir kent. Dünyanın en yaşanılabilir şehirleri listesinde birkaç yıldır hep ilk sırada.
Çok sayıda alternatif sunan müze şehirde Habsburg Hanedanı’nın yazlık sarayı Schönbrunn Palace turistlerin en çok ilgi gösterdiği yer. Gezmek için 1 günü sadece bu saraya ayırmıştım. Avrupa’nın en önemli sanat koleksiyonlarından birisine ev sahipliği yapan Viyana’da, ayrıca Hofsburg Sarayı, Opera Binası, Belediye Binası, Sanat Tarihi Müzesi, Kelebek Evi, Belvedere Sarayı görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Barok ve Art Nouveau başkenti sayılan şehrin sembollerinden St. Stephan Katedrali görülmesi gereken diğer bir yer.
Yıl boyunca farklı müzik festivallerinin düzenlendiği Viyana’da sanat tutkunları için inanılmaz seçenekler var. Bir Avusturya lezzeti olan şnitzeli de mutlaka deneyin.
4.Salzburg , Avusturya
‘Tuzdan kale’ anlamına gelen Salzburg, aynı zamanda Avusturya’nın simgelerinden besteci Mozart’ın da doğduğu kent. Ekim’de ziyaret ettiğim Salzburg ve çevresi beni kendisine aşık etti. Şehirlerle ilgili bir beklenti ve önyargım olmadan seyahat etmeyi severim, ama doğrusu Salzburg’dan bu kadar etkileneceğimi tahmin etmiyordum. Görkemli Alp Dağlarının eteklerinde yer alan UNESCO Mirası Old City, sanat ve tasarımın yarattığı sade ama etkileyici sokakları ile Salzburg gönlümdeki sağlam yerini aldı.
Barok mimarinin özelliklerini korumayı başaran kent, tarihe ilgisi olan gezginleri cezbediyor. Doğal bir tablonun içerisinde geziyormuşçasına bir izlenim sağlayan Salzburg, müzik festivalleri ile de ünlü.
Mozart’ın doğduğu ev bugün müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Salzach Nehri kıyısındaki bisiklet turları ve spor aktiviteleri yerli halkla kaynaşmayı sağlıyor. Kent özgün mimarisi ve korunan yapısı nedeniyle 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Mirabell Sarayı, Aigen Sarayı, Johannes Sarayı gezilmesi tavsiye edilen noktalardan. İlk fırsatta tekrar gidip, bir peri masalını andıran Hallstatt ve Acheensee civarında daha uzun süre vakit geçirmek istiyorum. Konaklama tavsiyesi: Hotel Goldener Hirsch.
5.Bratislava , Slovakya
Slovakya’nın başkenti Bratislava, tıpkı diğer Orta Avrupa başkentleri gibi Tuna Nehri kıyısına kurulmuş. Hem Avusturya hem de Macaristan’a sınırı olan Bratislava bu özelliği ile de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Budapeşte sonrası ziyaret ettiğim, Avrupa’nın en dinamik ve genç nüfuslu kentlerinden biri olan Bratislava, bir başkente göre sakin ve dingi bir atmosfere sahip.
Huzur dolu Eski Şehir Bölgesi’ni mutlaka gördükten sonra; Bratislava Kalesi, Devin Kalesi, Saat Müzesi, Ulusal Müze, Silah Müzesi, Mozart Evi, Yahudi Kültür Müzesi, Soykırım Anıtı ve Mavili Kilise görülebilecek noktalar arasında yer alıyor.
Bratislava çok küçük bir alanda kurulduğundan, bir tam günlük bir zaman diliminde, tüm kentin büyük bir bölümünü yürüyerek keşfetmek mümkün. Rast gelirseniz açık havada kurulmuş kanepeye kurulup, açık hava kütüphanesinden dergi ve kitapları karıştırın, ağaçların dibindeki armut koltuklarda yorgunluğunuzu atın. Konaklama tavsiyesi: Patio Hostel.
6.Dresden , Almanya
Elbe Nehri üzerindeki vadide, Almanya’nın Çek Cumhuriyeti sınırına yakın bir bölgede kurulan Dresden şehri, yüzyıllar boyunca kültürel ve sanatsal ihtişamı ile dikkat çeken bir yer. Almanya’nın Floransa’sı olarak da anılan kent, II. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, savaşın bitmiş olmasına rağmen, müttefikler tarafında 2 gün durmaksızın bombalanarak şehrin dörtte üçü yok edilmiş.
Geçmişe bağlılıkları ve çalışkanlıkları ile taş üstünde taş kalmamış anıtları, tarihi binaları yeniden aslına uygun olarak yeniden ayağa kaldırılanDresden halkı takdir edilmeyi hak ediyor. Sanki 1000 yıldır oradaymış gibi duran Dresden Sanat Galerisi, Zwinger, Opera Binası ve diğer görkemli binaları ile tam bir müze şehir atmosferine sahip.
Avrupa’nın en yeşil kentleri arasında yer alan şehirde; Botanik Bahçesi, Hayvanat Bahçesi, Büyük Bahçe, Elbe Vadisi gezilecek yerler arasında yer alıyor. Kunsthofpassage neredir sorun bir de, gidin ve görün! Seveceğinize
eminim. Konaklama tavsiyesi: Ibis Hotel Dresden.
7.Ceski Krumlov , Çek Cumhuriyeti 
Cesky Krumlov, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın 174 km güneyinde yer alan şirin mi şirin bir kasaba. Şehrin sokaklarında yürümek, insanı sanki birkaç yüz yıl geriye götürüyor. Viyana’dan uzun ve aktarmalı bir tren yolculuğuyla gecenin bir yarısına kasabaya ulaştığımda, şehrin sarı ışıklarının aydınlattığı sokaklar bomboştu.
Yeni günle birlikte kasabanın sokakları canlanıp, turist kalabalığıyla dolup taşınca, Cesky Krumlov’un o beni kendine aşık eden Ortaçağ kasabası tadı ruhumu şenlendirdi.
Muhteşem manzaralar sunan bahçeleri ve iyi korunmuş kalesiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Cesky Krumlov, Prag’ın küçük kardeşi olarak da anılıyor. Vltava Nehrinin çevresinde konumlanan
kasaba, Avusturya ile Çek Cumhuriyeti arasında kalıyor.
St. Vitus Kilisesi, Český Krumlov Kalesi, Şehrin eski sokakları ve Meydan, müzeler ve sanat merkezleri gezilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Büyük otellerin bulunmadığı şehirde küçük pansiyonlar ve butik oteller, orta Avrupa turuna çıkmış gezginleri ağırlıyor. Konaklama tavsiyesi: Hostel 99.
Sevgiyle kalın..